Terör örgütü PKK’nın fesih ve silah bırakma kararı almasına giden süreçte ilginç gelişmeler ve diyaloglar yaşandığı anlaşılıyor. Esasen örgütün aradan çıkması için farklı tarihlerde girişimler olduğu siyasal hafızada canlılığını koruyor.
İmralı’daki örgüt yöneticisinin daha 1990’larda PKK’yı lağvetmeyi düşündüğü, bu kirli yapının miadını doldurduğunu 30 yıl öncesinden kabul ettiği de artık gün ışığına çıkıyor.
Yine İmralı’dan, DEM Heyetine ve zaman zaman görüştüğü yakınlarına anlatılan üç dönüm noktasını da ciddiye almak gerekiyor.
Birinci kırılma noktası merhum Turgut Özal‘ın görevde olduğu yıllara rastlıyor. Cennet mekân Özal, Kürt ve terör sorununun çözümü için ezber bozan inisiyatifler almıştı. Meseleyi sadece Türkiye özelinde değil tüm bölge ülkelerini kapsayacak şekilde çözmeyi kafasına koymuştu. Maalesef ömrü vefa etmedi. PKK ele başı dahil bir grup Özal’ın doğal yollarla ölmediği, “öldürüldüğü” kanaatinde. Onlara göre Özal, “Kürt sorununa neşter vurmak istediği için ortadan kaldırıldı!”
İkinci kırılma noktasında ise merhum Başbakan Necmettin Erbakan‘ın çabaları yer alıyor. Erbakan Hoca, “inanç kardeşliğini” merkeze alacak şekilde barışçıl çözümler üzerinde çalışmış, güvendiği isimleri doğrudan temaslarda bulunmaları için yetkilendirmişti. Maalesef onun da siyasi ömrü kısa oldu. Yine İmralı’ya göre, Erbakan da Kürt sorununun üstüne gittiği ve üstesinden gelmek istediği için 28 Şubat post modern darbesine maruz bırakıldı. Yani, görünürdeki gerekçelerden ziyade, arka plândaki hesaplaşma yüzünden iktidardan uzaklaştırıldı.
Üçüncü fay hattı kırılması Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan‘ın, “Baldıran zehri içme pahasına Kürt sorununu, terör boyutuyla birlikte kalıcı çözümü kavuşturma kararlılığının somutlaştığı anda” yaşandı. Erdoğan, farklı aşamalarda, farklı isimler alan çözüm gayretlerini son aşamada “Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi” ile hayata geçirmek istedi. Tarihi barışın eşiğinde iken 15 Temmuz hain darbe girişimiyle karşılaştı. Milleti ile bütünleşerek dünya demokrasi tarihinde bir ilki başardı ve darbeyi bastırdı. Temmuz 2016’dan önce de çözüm sürecini sabote eden büyük badireler bir şekilde atlatıldı. Sürece kısa devre yaptıran operasyonları ise FETÖ’cü unsurların düzenlediği ortaya çıktı.
Özetle…
Çoklu çıkar ağının odağına oturan, emperyalist güçlerin maşasına dönüşen, uyuşturucu ve insan kaçakçılarının doğal ortağı haline gelen PKK ve türevlerini tasfiye etmek, silahtan arındırmak kolay olmayacak. Ancak, kim ne derse desin… Terör örgütünün varlık sebebinin ortadan kalktığını kabul ettiği, silah bırakma kararı aldığı bu ortamda hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı da çok açık gerçek.
Bundan sonra…
Örgütün kimi unsurları silahı yine elinde tutup marjinalleşebilir, kimisi sivil toplum örgütü kisvesi altında ABD ve AB’nin bölgesel kurgularında kullanışlı enstrümana dönüşebilir, tabanda karşılık bulan kimileri ise kimlik siyaseti yoluyla ayrışmacı doktrinini sürdürmeye kalkışabilir.
İnancım o ki…
Türkiye Cumhuriyeti, silahlara veda edilen şartları en kapsayıcı demokrasi ve insan hakları anlayışı ile ebedi kardeşliğe dönüştürebilecek özgüvene de ferasete de sahiptir. Tüm iniş çıkış ihtimallerine rağmen zaman bizden yanadır!
Kaynak = https://www.sabah.com.tr/yazarlar/muderrisoglu/2025/05/17/kurt-sorunu-teror-sorunu-ve-uc-kirilma-noktasi