“LAF DEĞİL İŞ ÜRETECEĞİZ”
Projelerimizle, rakiplerimize çırak çıkaran vizyonumuzla farkımızı ortaya koyacağız. Tekrar söylüyorum: AK Parti; bölen, ayrıştıran, kutuplaştıran, nifak tohumları saçan bir parti değildir. AK Parti; birleştiren, kucaklaştıran, kardeşliği ve kardeşlik hukukunu yücelten bir harekettir. Biz siyaseti; millet için, milletin müreffeh istikbali için yapıyoruz. Milleti kendi geleceğimiz için değil, geleceğimizi milletimizle birlikte inşa etmek için siyaset sahnesindeyiz. Hayatımızın hiçbir döneminde siyaseti bir imaj çalışması, bir halkla ilişkiler faaliyeti olarak görmedik. PR faaliyetleriyle reyting peşinde koşmanın değil, sahici ve samimi çalışmalarla gönüller kazanmanın mücadelesini verdik. Çıktığımız yolu da, çıktığımız yeri de unutmadık. İçinden çıktığımız milletimize asla ve asla sırtımızı dönmedik. Bugün de, yarın da aynı kararlılıkla, aynı duruşla yola devam edeceğiz. Biz laf değil, iş üreteceğiz. Hizmet üreteceğiz. Başarı üreteceğiz. Netice üreteceğiz. Ve şu prensibimizi buradan, hem salondaki kıymetli yol arkadaşlarıma hem de ekranları başında bizleri izleyen tüm kardeşlerime önemle hatırlatmak istiyorum: Nifak siyasetinin bizim kitabımızda yeri yoktur.
“HALKA RAĞMEN SİYASET OLMAZ”
Kutuplaştırma, nefret dilinin bizim siyasi lügatimizde asla ve asla yeri yoktur. Şiddeti övmek, şiddeti kutsamak, sokakları yakıp yıkmak bizim makul ve meşru görebileceğimiz bir siyaset tarzı kesinlikle değildir. Hele hele sokak ağzıyla konuşarak siyaset yapmayı, sağa sola hakaret etmeyi, uzatılan her mikrofon karşısında birilerini tehdit etmeyi reddediyoruz. Bunlar ancak müflislerin, müfsitlerin, müzminlerin siyaset tarzı olabilir. Bunlar, milletten umudunu kestikleri için Batı’dan, yabancı medya kuruluşlarından medet uman acizlerin siyaset anlayışı olabilir. Bunlar ancak demokrasiyi hazmedemeyen, vesayet heveslilerinin siyaset yapma usulü olabilir. Biz, böyle bir dile, böyle bir seviyesizliğe kendimizi hapsetmeyeceğiz. Siyasetin centilmence bir rekabet denkleminden çıkartılarak kavga ve husumet cenderesine alınmasına eyvallah etmeyeceğiz. Daha önce defalarca dile getirdim: Siyaset, millete hizmet için yapılır. Siyaset, sorunlara çözüm bulmak için yapılır. Siyaset, demokrasiyi güçlendirmek, kardeşliği pekiştirmek için yapılır. Siyaset, er meydanında yapılır. Siyaset, milletle birlikte, millet için yapılır. Halka rağmen siyaset olmaz. Milleti dinlemez, halkın sorunlarına çözüm üretmezseniz halkçı değil, ya rantçı olursunuz ya da bançı olursunuz.
“NE HALLERE DÜŞTÜKLERİNİ GÖRDÜNÜZ”
Rantçıların da, bantçıların da ne hallere düştüklerini, özellikle İstanbul’u ne hale getirdiklerini hepimiz biliyoruz. Yolsuzlukları gözden kaçırmak için sokaklarda sahnelenen vandallıkları, meydanlarda sergilenen terörü; basına, siyasete, sanat dünyasına yönelik yapılan faşist dayatmaları hep beraber takip ediyoruz. Faşizm öyle bir raddeye vardı ki, kendileri dışında kimseye tahammülleri yok. Kendileri gibi düşünmeyen, kendileri gibi davranmayan herkesi muhalefet partisi mensubu dahi olsa zorbalıkla sindirmeye çalışıyorlar. Hırsızlara, yolsuzlara sahip çıkmadı diye önlerine geleni linç ediyorlar. En ufak bir eleştiriye, en ufak bir itiraza, en basit bir çatlak sese nasıl bir tahammülsüzlükle saldırdıklarını; inanıyorum ki milletimiz gibi, on altı milyon İstanbullu da sizler de görüyorsunuz. Kardeşlerimi özellikle şuraya dikkat etmeye davet ediyorum: Bakın, neredeyse her gün suç örgütünün yeni bir yolsuzluğu, hırsızlığı, katakulliye getirilmiş bir sahtekârlığı ortaya çıkıyor. İstanbul’un kaynaklarının nasıl yağmalandığı bir bir dökülüyor. İstanbul’dan Türkiye’ye ve yurt dışına uzanan ahtapotun kolları tek tek deşifre oluyor. Örgütün kimleri maaşa, kimleri baharata, kimleri de rüşvete bağladığı; bizzat kendi arkadaşları tarafından itiraf ediliyor. Eski suç ortakları, bavullarla taşınan paralardan, İstanbul’da kurulan mafya düzeninden bahsediyor. Ama bakıyorsunuz, ne bir tasa ne de bir mahcubiyet söz konusu. Yüzleri dahi kızarmıyor. Çıkıp Türk milletinden, özellikle de iradesine ihanet ettikleri İstanbul halkından özür dilemeleri, nedamet getirmeleri, af dilemeleri gerekirken; her gün savcıları, hâkimleri, görevini yapan emniyet ve medya mensuplarını pişkince tehdit ediyorlar.Daha düne kadar yere göğe sığdıramadıkları kişileri, pişman olup suçunu itiraf ettiği anda hain, yolsuz ve müfteri ilan ediyorlar.
Kaynak = https://www.sabah.com.tr/gundem/2025/05/25/baskan-erdogandan-onemli-aciklamalar